Category: Makaleler

Açık Mektup: Cem Karaca; ‘Cemre’

“Su başında durmuşsun Su akar sen bakarsın duruşun mağrur da bakışın mahzun.. yüreğinden fışkıran bir şey var dilinin ucunda yüreğin cesur da dillerin yorgun yüz yaşında bir çocuk gibisin kırmızı uçurtması hep ağaçlara takılmış tüketilen tek gençlik.. orda yalnız değilsin yaşanmış, ve asla utanılmamış..” 68’lilerin türküsü, Cem Karaca Sevgili Cem Karaca, Vasiyetin üzere, seni asıl…

Açık Mektup: ‘Kemal Tahir; Yol Ayrımı’*

Muhterem Kemal Tahir Bey, Ne zaman elime bir Kemal Tahir kitabı alsam, bir roman ya da ‘notlar’, daha okumaya başlamadan boğazıma hep bir şeyler düğümleniyor. Senin itaplarınla tanıştığım 80’li yıllardan beridir bu böyle. Bilemiyorum, kişisel dramın mı, fikir çilen mi, kişiliğin ve fikirlerinde bulduğum yakınlığın içindeki tanımsız mesafe mi, hangisi atıyor bu düğümü? “Kemal Tahir…

Fikir namusu, namuslu fikir; Kemal Tahir

‘ Biz gerçek emperyalizmle er geç hesaplaşmak zorundayız.. Bunu gerçekten yapmadıkça, batıya hizmet teklif etmekle, belayı başımızdan defedemeyiz’                                        Kemal Tahir-notlar-batılılaşma Cemil Meriç, Bu Ülke adlı kitabında şöyle der: “Dost bir sesti Kemal, okşayan inandıran bir ses. Ama bu yumuşak sesin arada bir korkunçlaştığına da şahit olurduk. Bir vicdanın sesiydi bu. Melanetlere meydan okuyan bir…

Demokrasi ve Demagoji*

Demokrasi ile demagoji arasındaki benzerlik, ikisinin de Antik Helen politei’sinin ürünü olmasından ibaret değildir. Demokrasi, eski Atina çağından bugüne kadar çoğunlukla bir “demagoji” olarak gündem olmuştur. Eğer demagoji, içi boş ve genellikle anlamsız bir laf kalabalığı ise, demokrasi üzerine yazılan ve konuşulanların büyük bir kısmının demagojiden ibaret olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. “Demokrasi teorisine geri dönüş”…

Demokrasinin Demokratikleştirilmesi*

Kapitalizme dönük en iddialı eleştirilerin odak noktasında mutlaka şu önerme bulunur: Kapitalizm, köleliği kaldırmamış, adını değiştirmiştir. Köleyi işçi yapmıştır. Efendi-köle diyalektiği, burjuvazi-işçi sınıfı diyalektiğine dönüşerek devam etmektedir. Bu eleştiride haklılık payı olmakla birlikte, ‘efendi’ ve ‘köle’ soyutlamalarını, geri kalan tüm toplumsal kategorileri massedecek, daha doğrusu dışlayarak görünmez kılacak düzeyde bir genelleştirmeyi içerdiği için fazla indirgemeci…

Bhagavad Gita; Yeni yüzyıl eski tarih

yüzyılın sıklet merkezinin Avrasya olacağı tahmin edilmektedir. Eğer bu öngörü gerçekleşirse, yeni yüzyılın diyalektiği uzun zamanlar tarihinin derin akışına uygun olarak yeniden Mezopotamya-Hindistan eksenine dönecektir.

Açık Mektup: Şeytanın Genel Tarihi*

“Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım… Görüyor musun ? Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu’yu,Karayılanı,Meçhul Askeri… Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz,Bir nice sevda… Bir bilsen,Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen,…

28 Şubat: Anka kuşu ve Boş Küller

Avrupa ile ilişkili bir siyasal hareketten sezeryan yöntemiyle ABD ilişkili bir oluşum çıkarmak için ortama sis bombaları atılmıştı. Maksat hasıl oldu ve Türkiye, kendi sosyolojisinden türetilmiş kendine karşı ama suret-i haktan görünen yeni bir çizgiyle tanıştı.
28 Şubat, AKP’nin doğum kliniğiydi.

‘Ölü Ordunun Generali’

Herkesin geçmişte yaşanmış haklı-haksız bir savaşı vardı ve hepsi de ömürlerinin geri kalan kısmını bu savaşta kaybettiklerinin cesetlerini toplamakla geçiriyordu. Baktım hepsi de iskeletleri yarım, eksik, parçalanmış bir halde toplamıştı. Ve hepsi de bununla övünmeyi dava edinmiş birer ölü ordunun generaliydi.