yüzyılın sıklet merkezinin Avrasya olacağı tahmin edilmektedir. Eğer bu öngörü gerçekleşirse, yeni yüzyılın diyalektiği uzun zamanlar tarihinin derin akışına uygun olarak yeniden Mezopotamya-Hindistan eksenine dönecektir.
“Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım… Görüyor musun ? Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu’yu,Karayılanı,Meçhul Askeri… Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz,Bir nice sevda… Bir bilsen,Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen,…
Avrupa ile ilişkili bir siyasal hareketten sezeryan yöntemiyle ABD ilişkili bir oluşum çıkarmak için ortama sis bombaları atılmıştı. Maksat hasıl oldu ve Türkiye, kendi sosyolojisinden türetilmiş kendine karşı ama suret-i haktan görünen yeni bir çizgiyle tanıştı.
28 Şubat, AKP’nin doğum kliniğiydi.
En büyük hayalim, Anglo-sakson-yahudi imparatorluğunun çöküşünü, Osmanlı-Selçuklu terkibine dayalı büyük İslam imparatorluğu’nun yeniden kuruluşunu görmek…
15 temmuz’da bu deli gömleği giymiş olanlar hariç herkes, kelimenin tam manasıyla “millet olma şuuru”yla davrandı. Bundan sonrası işte bu ruhun, bu şuurun devletleşmedir.