Category: Makaleler

 Anka kuşu ve ‘Kurtarıcılığın’ trajedisi

Hakikat ilahidir ve her yerde ve herkestedir. Devlet’te hakikat gibi, herkese ait olduğu sürece meşrudur. Kemalizm, hem hakikati yalanlarla süsleyip topluma Rablik yapmaya kalktığı için hem de devleti herkesin olmaktan çıkartıp batıcı düşünen ve yaşayanlara ait bir bekçi haline getirdiği için, tükendi. Şimdi bu tükenişin son demlerinde, kemalizmin ürettiği kopyaların can derdini izliyoruz. Yalan, sahte, mustağni dille kendini dayatanlar, hakikati gölgeleyip, acılarımızı da istismar ediyorlar.

Milletleşme süreci: ‘Düşmanla karşılaştık ve o biziz!’

İşe ‘Biz’den başlamalıyız. Biz’deki bu yenilmişliği kabullenmişlik ve birbirimize kin ve şiddet üreten gerçek düşmandan. Bu düşman, millet varlığımızı tahrip eden kendine düşmanlık duygusudur. Türkçülüğün Türklüğü temsil eden değerlere, Kürtçülüğün Kürtlüğü temsil eden değerlere, İslamcılığın kadim İslami geleneğe, Solculuğun devrimci demokrat ilkelere, liberalliğin demokratikleşmeye, kemalizmin milli modernleşmeye düşman olması, bir tek şeye işaret eder; Henüz milletleşme meselesini çözememişiz…

ORTAK EV: DERİNLEŞTİRİLMİŞ DEMOKRASİ

  “Her kim isen, o olmayı başar.” (Pindoras) 1923 Şubatında Büyük Millet Meclisinde Lozan Görüşmeleri, özellikle Musul meselesi tartışılırken muhalif vekillerden Operatör Emin (Erkul) Bey: “Musul’u verdiğimiz gün, hudut Erzurum’dur” demişti. TBMM’de, 6 Haziran 1926 günü Musul defterini kapadığımız Ankara Antlaşması sonrasında Yeni Cumhuriyet’in bütün çabası, Şeyh Sait İsyanı’ndan da çıkardığı dersle, hududu Hakkari-Mardin çizgisinde…

Korkuya karşı umut:  “Merhaba soylu sevdam…”

İnsanı insanlaştıran, Türkleri, Kürtleri, Arapları, Boşnakları, Gürcüleri, Arnavutları tarih sahnesine çıkartan, Doğunun ve batının zalimlerine karşı bütün bölgemizin güvenliği ve haysiyetini korumayı borçlu olduğumuz o kadim iman yani Tevhid nosyonu olmadığı için haysiyet ve şahsiyet sahibi olmayan, Cihanşumul düşünemeyen, mümin asaletinden yoksun eski devlet bürokrasisinin bu yeni sürece ve kadrolarına endişe ve hasetle baktığı görülüyor.

Özgürlüğün Arkeolojisi-I

Organik bir bütünlük olarak her toplumun sosyo-kültürel yapısı ile siyasal düzeni arasında karşılıklı bir belirlenim/etkileşim ilişkisi vardır. Siyasetin, bir güç temerküzü ve dağılım süreci olarak şekillendiği her durumda bu ilişkinin niteliği, bütün bir toplumsal yapıya ilişkin ipuçları verir. Birbiriyle bağlantılı olsa da, üretim tarzı, coğrafi koşullar, kültürel gelenekler, inanç sistemi gibi farklı faktörler, ayrı ve…

Açık Mektup: Deli Dumrul’un Bilinci

“Birisi geldi;bir dostun, bir sevgilinin kapısını çaldı; sevgilisi, kimsin a güvenilir er, dedi. Adam,’benim’ deyince, git dedi; şimdi çağı değil; böylesine sofrada ham kişinin yeri yok. Ham kişiyi ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, ikiyüzlülükten ne kurtarabilir? O yoksul gitti; tam bir yıl yollara düştü; sevgilinin ayrılığıyla kıvılcımlar saçarak cayır cayır yandı. O yanmış-yakılmış kişi pişti;…

II. Tanzimat ve Değişim Paradoksu

Eski çağlarda ordular kentleri aylarca kuşatmada tutar, bir tür psikolojik harp taktiğiyle kenti teslim olmaya mecbur bırakacak kıvama kadar beklerlerdi. Ulaşım, gıda ve her tür yaşam ihtiyacı tükenene kadar direnen kentler sonunda kısa çarpışmalarla düşer ya da teslim olurdu. Kentlerin ele geçirilmesinde İspanyol komutan Cortes’in taktiği ise, iktidardaki kabileye rakip olan kabilelerin desteğini sağlamak ve…